Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Nedir ?

Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ceza muhakemesinde sanığın suçluluğunun kesin olarak ispat edilmesi gerektiğini, aksi takdirde sanığın suçsuz olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirten bir ilkedir. Bu ilke, masumiyet karinesinin bir sonucu olarak kabul edilir ve sanığın haklarının korunması ve adil yargılanmasının sağlanması için çok önemlidir. Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 11. maddesinde, İnsan Hakları ve Avrupa Sözleşmesi’nin 6/2. maddesinde ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14/2. maddesinde yer almaktadır.

Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ceza hukukunda aşağıdaki hallerde kullanılır:

  • Ceza davasının konusu olan suçun işlenip işlenmediği konusunda şüphe varsa, şüpheden sanık yararlanır. Örneğin, eşini öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan sanığın eşinin cesedine ulaşılamaması durumunda.
  • İşlendiği tespit edilen suçun sanık tarafından işlenip işlenmediği konusunda şüphe varsa, şüpheden sanık yararlanır. Örneğin, kalabalık içinden gelen hakaret içerikli sözlerin sanığın bulunduğu taraftan geldiği ancak tam olarak göremediği durumunda.
  • İşlenen suçun gerçekleştirme biçimi konusunda şüphe varsa, şüpheden sanık yararlanır. Örneğin, basit tehdit suçu içeren sözleri söylediği ancak fiilin silahla işlendiğine dair delil olmadığı durumunda.
  • Soruşturma ve kovuşturma sonucunda toplanan deliller değerlendirildiğinde sanığın suçluluğu konusundaki şüphe yerini suçun sübutuna dair bir kesinliğe bırakmadığı takdirde şüpheden sanık yararlanır.

Bu ilkenin uygulanması, ceza mahkûmiyetinin herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğini ifade eder. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.